12 Mayıs 2016 Perşembe

Baskın - Karabasan (2016)


Türk korku sinemasında son yıllarda konu olarak rağbet gören; cinler , ruhlar ve lanetlerin haricinde, özellikle son on yıl içinde yeni konular nedende denenmedi. Dünyada ,sadece zombi (yaşayan ölüler) teması, bile yüzlerce gilm ve diziye konu olmasının yanında ülkemizde birkaç örneği haricinde , teğet bile geçilmemesi oldukça ilginç gelmiştir. Tam bu noktada, ümitlerim iyice azalmışken "Baskın" filmi ile karşılaştım...
Konuya kısaca değinirsek; farklı karakterlere sahip beş polis, akşam bir lokantada yemek yerken , yakın bir nokta için aldıkları ihbar üzerine, olay mahaline doğru yola koyulurlar. Yolda yaptıkları kaza sonucu yoldan çıkarlar ve araçları ile bir dereye düşerler. Kendilerini zor durumdan kurtaran kahramanlarımız, bölgedeki ilginç yerel halk ile karşılaşırlar. En aklı başında olan kişiden yardım alıp, olay mahalline ulaşırlar. Kendilerinden önce gelen ekibin boş aracını bulduklarında, iyice meraklanarak, eski ve terk edilmiş Osmanlı zamanından kalma karakola girerler. Binanın içinde ilerledikçe , girdimiş oldukları kabusun içine daha da sürüklenmektedirler. Sonunda korkunç bir tarikat ve kanlı seramonilerine şahit olmakla kalmayıp, bu seramoniye istemeden dahil olurlar.

Filmin tekinsiz havası; uzun süredir devamlılıkla ilgili problemli olan güncel filmlerden farklı olmasını sağlıyor. Devamlılığı, geri dönüş ve rüya sahneleri ile güzel kurgulanmış. Renk ve ışık seçimi , yine pek çok benzerine göre daha başarılı. Ayrıca filmin uzun giriş kısmı (özellikle karakterler arasındaki diyaloglar) oldukça akıcı ve argo içermesine rapmen gerçekçiliği sağlıyor.

Pek çok kişi filmi ve konusunu  "Hellraiser" ve "Event Horizon" filmlerine benzetse de, daha çok John Carpenter'ın "Karanlıklar prensi - Prince of darkness" ve "13. Karakola saldırı - Assault on precinct 13th" arasında gidip geldiğini düşünüyorum. Zaten filmin arka planında kullanılan müzikler de, John Carpenter'ın müzik anlayışı ile paralel ilerliyor.
Ufak bir uyarı, özellikle filmin sonlarına doğru kan, vahşet ve cinsellik dozu iyiden iyiye artmaya başlıyor. Kimileri için rahatsız edici seviyede bulunsa da , cehennemi bu üç özellik olmadan nasıl tasvir edebilirsiniz?
Filmin sonu hakkında bilgi vermeden, bazı yorumlarda hikayenin sonunun daha iyi bağlanabileceğine belirtilen fikirlere rastladım. Bu konuda yönetmenin ve senaristlerin seçiminin izleyiciyi rahatsız etmeyeceğine inanıyorum.
Ülkemizde çıkan, konu ve görsellik açısından pek çok filmden üstün olan Baskın'a ayrıca zaman ayırmanızı öneririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder