Artan nüfusu beslemek (ya da sebep olarak bu fikir sunularak) için bitkilerin gen yapısı ile değiştirilerek ya da besi hayvanlarının gıdalarının gen yapısı ile oynanarak daha hızlı olgunlaşmaları sağlanıyor. Tabii bu bilgilerin bize sunulmasının ( ya da öğrenmemizin) üzerinden çok fazla zaman geçmedi. Her ne kadar ana konu olmasa bile, Dario Argento'nun yönettiği 1971 tarihli 9 Kuyruklu Kedi (Il Gatto No A Nove Code) filminde de tavuklar üzerinde yapılan deneylerden bahsediliyordu.Warning Sign (1985) filminde Amerikada gıda üzerinde yapılan deneyler ve sonrasında insanlara etkisi üzerine hikayeyi oluşturalı tam 30 yıl olmasına rağmen bu konu her nasılsa hep es geçildi.
Filmimiz İrlanda'nın gözden ırak bir çiftliğinde geçiyor. 1.5 saatlik süre boyunca İrlanda'nın doğal güzelliklerini görmeyi umuyorsanız hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Tamamen çiftliğin içinde ve karanlık ortamlarda dolaştığımız için tekinsizlik hissinden kurtulamıyoruz. Oyuncu sayısı kısıtlı olsa bile, John Lynch (ünlü M. United'lı oyuncu George Best'i canlandırdığı Best, ironik olarak oyuncu İrlandalıdır), Essie Davis (Geçen senenin unutulmaz filmi Babadook'un Avusturalyalı başrol oyuncusu) ve Prometheus'ın haylaz bilim adamı Sean Harris rollerinde oldukça başarı sergiliyorlar.
Konuya ve çiftliğe dönecek olursak; kahramanımız Dan çiftliğindeki bir ineğin doğumunda terslik hissedince, veteriner Orla'dan yardım ister. Dananın Orla'yı daha anne karnında ısırması, işlerin pek de hayırlı gitmeyeceğinin habercisi olacaktır, zira Dan ; Orla ve Dr. John'un yardımıyla inekler üzerinde ineklerinin üzerinde genetik deneyler yapılmasına izin vermiştir. Orla'nın ortadan kaybolması ile gecenin ilerleyen saatlerinde, çiftliğin alanında karavanlarında kalan genç çiftten yardım istemeye karar verir. Sunduğu teklifi kabul eden Jamie'nin de doğum esnasında bilinmeyen birşey tarafından ısırılmasıyla işler iyice sarpa sarar. Duruma müdehale için çiftliğe gelen John , ineklerin için oldukça büyük ve vahşi parazitlerin oluştuğunu keşfeder. Parazitler sadece ineklere değil aynı zamanda insanlara da bulaşanilmektedir. Böylece karantina ve parazit avı başlar...
Film ilerledikçe, konunun iki filmden alındığını rahatça anlayabiliyoruz. İlki Yaratık (Alien) filmi, Nostromo gemisi yerine rahatlıkla çiftliği koyduğunuzda mekan olarak çok farklı olmadığını görebilirsiniz.Ayrıca parazitlerin ufak halleri , yüz kucaklayanlara (face hugger) büyümüş halleri ise doğrudan Xenomorph'larla benzeşiyor. Dr John ise duygusuzluğu ile Nostromo'nın bilim subayı , psikopat androidi Bishop ile paralel kişiliği sergiliyor.
Örnek olan ikinci film ise Şey adıyla ülkemizde gösterime giren The Thing (1982) adlı John Carpenter filmi. Parazit'in yapısı ve bulaşıcı olması, kime bulaştığı belli olmaması, ortamdaki terkedilmiş hissi soğuk ile birleşince konu olarak ne kadar referans alındığını iyice ortaya çıkarıyor.
Sonuç olarak; kendi coğrafyasının (hikaye işleyişi olmasa bile) seçtiği konu itibari ile ilginç bir örneği olarak tanıtabiliriz. Ayrıca yapımcılar arasında bulunan İrlanda Film Kurulu da ayrı bir teşekkürü hakkediyor. İskoçlardan önce İrlandalılar, ülkelerinin.sinema konusunda önemli potansiyelini keşfedip (557.300.000 € ve 6000 kişilik iş gücü imkanı ve ülkenin üretiminde % 0.3'lük artış) bu konuda ülkelerinin kendisini film seti olarak yabancı sinemacılara açıp, ülkenin tanıtımı için çalışıyorlar. Ülkemizde hazır devasa setler ve alanlar, ciddi bir seyirci potansiyeli ve daha ucuz iş gücü olmasına rağmen dünya sinema setlerinin neden Balkanlara kaydığını insan merak edemeden duramıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder