4 Nisan 2015 Cumartesi

Let Us Prey (2014)

Film; çok uzun süredir gördüğüm en iyi açılış jeneriği ile başlamıştı... Issız İskoç kayalık sahilinde, kargaların uçuşu ile gün batımı yerinden ortaya çıkan paltolu ve sakallı adam, tabii ki hayırlı işlerin işareti olarak görülemez. Daha da ıssız yollardan kargaların öncülüğünde bir kasabaya doğru koyulur.
Brian O'Malley'in ilk uzun metrajlı filmi Şet Us Prey, Liam Cunningham (İrlandalı oyuncuyu Taht Oyunları (Game Of Thrones) dizisinden hatırlayabilirsiniz), Pollyana McIntosh (İskoç oyuncu The Woman (Kadın  - 2011) filmindeki rolüyle kendinden hayli bahsettirmişti) gibi kaliteli oyuncuları bulunduruyor. Douglas Russel ise filmde neredeyse bir Willem Defoe performansı sergilemekte. İlk uzun metrajlı film için için kast oldukça kuvvetli ve korku filmleri konusunda çok deneyimli.g
Filmin açılışının, görsel olarak ne kadar zengin olduğundan bahsetmiştim, açılıştan sonra da her karede bu tatmini alamaya devam ediyoruz. Daha önce The Canal (Kanal - 2014) filmi ile İrlanda'da tüylerimizi ürperten görüntüleri yaratan , görüntü yönetmeni Piers McGrail, bu filmde de , bu sefer grinin tonları yerine karanlığı ve ateşin parlaklığını ve kanın kırmızısını kullanarak gerekli atmosferi sağlamış.

Pek çok kişi konu olarak (pek sevdiğimiz) John Carpenter'ın Assault On Precinct 13(13. Karakola Saldırı- 1978) filmini referans aldığını düşünüyorsa da, bu sefer saldırı dışarıdan içeriye değil, doğrudan içerden çıkan karmaşadan kaynaklanıyor. Gizemli misafirimiz, 6. no'lu koğuştaki karakterimiz, aynı karakolda hapsedilmiş tüm mahkumların ve polislerin sırlarını açığa çıkarıp, teker teker kendilerini cezalandırmalarını sağlıyor. Adamın üzerinden çıkan ufak kara kitapta yazan isimler in (ölüm kitabı manga , anime ya da filmini hatırladınız mı?) sonu pekte iyi bitmiyor. Bir karakter hariç herkes mi bu kadar kötü olabilir diyorsanız, orası da film senaryosunun bir gediği tabii. Filmin ritmine kapılıp hevesle seyretmek ya da bu noktaya takılıp filmden kopmak size kalmış.
Filmin yapımında karşımıza çıkan ilginç başka bir nokta ise , bütçeyi sağlayanlardan birisinin Creative Scotland vakfının olması. Vakıf, İskoç Devleti ve Milli Piyangosu tarafından kurulan bağımsız bir dernek. Yöneticileri sanat konusunda hizmet veren akademisyenlerden ve bağımsızlardan oluşuyor Plastik sanatlardan, rock gurplarına kadar geniş bir yelpazede sanatın her dalında sanatçıları destekliyorlar. 2012 Senesinde İskoçya sinemasının 100. yılı nedeniyle yapılan çalışmalarda zaten İskoçların bu konuya ne kadar önem verdiklerini görmüştük.
Darısı başımıza diyerek, piyangodan korku filmi çıkaran İskoçlara, bu film için teşekkür edip, başarılarının devamını diliyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder